
Fonetik Analizle Okumaya Hazırlık Programı
Fonetik Farkındalık Öğretimi
Erken çocukluk döneminde çocuklar tahmin edilenin üzerinde öğrenme yeteneğine sahiptirler. Etkili öğretim programlarına başvurulduğunda, küçük çocukların eşsiz öğrenme yetenekleri harekete geçirilebilir. Bu etkili öğretim programlarından biri de Fonetik Analizle Okumaya Hazırlık Program'dır.
Fonetik analizle okuma öğretimi, 1950’li yıllarda Elkonin ve meslektaşları tarafından başlatılan okuma araştırmalarından doğmuştur. Bu yöntemin ilkeleri, konuşma ve yazım dilimizin özelliklerine uyarlanarak, Taylan Özgür Keşoğlu tarafından özgün bir öğretim programı geliştirilmiştir. Programın öğretim modeli, sınıf ortamında farklı öğrenme seviyelerindeki (hızlı, yavaş, veya zor öğrenen) çocukların bireysel öğrenme ihtiyaçlarına yanıt verebilecek özelliktedir.
Okuma öğretimi alanında yapılan araştırmalar, okumaya güçlü bir hazırlık için dili anlama, sözcük dağarcığı ya da zihinsel yeteneklerle doğrudan bağlantılı olmayan çok özel bir becerinin öğretilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Bu özel beceri; sözcüklerin seslerini çözümleyebilme becerisidir.
Sözcüklerin seslerini çözümlemeyi okuma öğretiminde bu kadar özel ve önemli kılan gerçeklik nedir? Sorunun yanıtı program kitapcığında detaylı olarak verildiği için burada kısaca özetleyerek ilerleyelim. Okumayı öğrettiğimiz yazım sistemi (alfabe) sözcüklerin seslerinden hareket edilerek yaratılmıştır. Bu nedenle alfabeye dayalı tüm yazım dillerinin okunabilmesi, sözcüklerdeki sesbirimlerin algılanmasına bağlıdır. Sesbirimsel farkındalık alfabetik türdeki tüm yazım dillerinin okuma mekanizmasıdır.
Okul öncesindeki küçük çocuklara sözcüklerin seslerini çözümlemeyi öğretmenin önünde çözülmesi gereken önemli bir sorun bulunmaktadır. Okumaya hazırlık seviyesindeki çocuklar, sözcüklerdeki sesleri ayrı ayrı işiterek ayırt edemezler. Araştırmalar, konuşulan sözcüklerdeki sesleri fark etmenin kendiğinden gelişmediğini veya çocukluktaki bilişsel olgunlaşmanın doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmadığını, aksine bu becerinin öğretilmesi gerektirdiğini ortaya koymaktadır.
Sözcüklerin ana malzemesi sesbirimlerdir (fonem). Hiçbir müdahalede bulunulmazsa, sözcükler kendiliğinden seslerine bölünmezler. Bu nedenle, sözcüklerin seslerini sezgisel yollarla, sadece sözlü konuşmaya dayanarak çocuklara öğretme girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Küçük çocukların seslerin yapısını algılayarak çözümleyebilmeleri için çok somut öğretimlere ihtiyaçları vardır. Program bu öğrenme ihtiyacını karşılamak için geliştirilmiştir.
Bilimsel okuma öğretiminin başlangıç noktası harfler değildir, sözcüklerin sesleridir. Öğretim programımız okumaya hazırlık aşamasında harflere başvurmadan, harflerin temsil ettiği gerçekliği kavratmayı amaçlar. Farkında olalım ya da olmayalım harf adlarını (seslerini) ezberleyenler değil sözcüklerin seslerine erişenler okuyabilmektedir. Bu nedenle programın birinci öğretim adımında, sözcüklerin seslerini çözümleme becerisi öğretilmektedir. Birinci öğretim aşamasının sonunda öğrenciler sözcüklerin yalnızca başlangıç ve bitiş seslerini değil, dinledikleri sözcüklerin farklı konumlarındaki tüm seslerinin yer ve sıralamasını zihinlerinde ustalıkla belirleyebilirler. Ayrıca seslerin özelliklerini tanımlayabilirler. Programın sonraki öğretim adımlarında seslerden harflere geçiş yapılarak sesler ve harfler arasındaki bağlantılar, sözcüklerin belirlenen konumlarındaki seslerinin harflerle değiştirilmesine dayalı sözcük dönüştürme uygulamalarıyla somut şekilde öğretilir. Böylece okuma için gerekli olan temel okuma becerileri oluşturulur.
Anaokulu hazırlık sınıflarındaki deneyimimiz göstermiştir ki, çocuklar öğretim etkinliklerine heyecan duyarak, keyif alarak katıldılar. Bu yüksek motivasyon, öğretim etkinliklerinin çocukların ufuk çizgisinde gerçekleştirilerek, zihinsel yeteneklerinin seferber edilmesinden kaynaklanmaktadır. Maddileştirilmiş öğretim etkinlikleri çocukların dilin seslerini algılayarak gerçeklikle işlem yapmalarını sağladı. Öğrenme hedefini açıkca “gören” öğrenciler etkinliklere keyif alarak, kendilerine güven duyarak katıldılar. Anaokulu öğretmenlerinin samimi ifadelerini okuduğumuzda bu süreci daha yakından hissedebiliriz: “İlk haftalarda programa ve kendimize yeterince güvenmiyorduk. Programın ön gördüğü hedeflere ulaşamayacağımızı düşünüyorduk. Ancak öğrencilerimizin öğrenmek için duydukları heyecan, bizleri de peşlerinden sürükledi…”
#fonolojikfarkındalık #sesbirimselfarkındalık #fonetikfarkındalık #fonetikanaliz #sesfarkındalığı #okuyabılmek #yazabilmek #okumayazmaöğrenmek #okumayazmabilgisi #okumayazmakursu #okumayazmayetişkin #çocuklaraokumayazmaöğretmek #okumayazmaoyunu #ilkokulda